Türkiye kalkındıkça, Türkçe yayılıyor

Türkiye’nin son yıllarda başta ekonomik anlamda olmak üzere birçok noktada ilerleme göstermesi, ister istemez Türkiye’ye olan ilgi ve alakayı da arttırdı. Türkiye’yi merak edenler her geçen gün artarken, Türkçeyi de merak edenler bir o kadar arttı. Belçika’da Türkçe öğrenmek isteyen Belçikalıların sayısında da büyük bir artış gözleniyor. Kimi Türk’leri daha iyi tanımak için Türkçe öğrenirken, kiminin de şirketi Türkiye ile iş yapacağından Türkçe öğrenmesini istiyor.

Türkiye her geçen gün daha fazla merak edilen bir ülke haline geliyor. Yükselen ekonomik kuvveti ve Avrupa Birliği süreci Türkiye’nin adından daha fazla bahsedilmesine sebep oluyor. Belçikalı vatandaşlar da merak ettikleri bu ülkeyi daha iyi tanımak istiyorlar. Bazıları şirketleri istediği için, bazıları bir Türk ile evli olduğu için, bazıları da Türkiye’de bir ev sahibi olduğu için Türkçe öğreniyor. Bu profillerin dışında da daha birçok farklı sebepten dolayı Türkçe öğrenenler de var. Mesela mahallesinde Türk komşusu çok olduğu için Türkçe öğrenen, sadece Türkçeye merakı olduğu için Türkçe öğrenen Belçikalılar da var. Türkçe o kadar önemli hale gelmiş durumdaki bundan birkaç yıl önce Türkçe Gent Üniversitesinde akademik olarak öğretilmeye başlandı. Yine aynı şekilde Brüksel’de eğitim veren Marie Haps Enstitüsü de Türkçeyi önemli diller arasına almış durumda. Bunların dışında Belçika geneline yayılmış akşam okullarında da Türkçe dersleri veriliyor. Limburg, Anvers, Brüksel gibi şehirler başı çekiyor. Akşam okullarındaki öğrenci sayıları ise oldukça fazla. Bazı okullar tek sınıfı yeterli görmeyerek birkaç sınıf birlikte açmışlar. Türkçe öğrenenler arasında öyle kişiler var ki, kimi Türkçe öğrenip doktorasını Türkçe yapıyor, kimi doktor ancak mesleğini Türkiye’de devam ettirmek istediği için Türkçe öğreniyor, kimi Türk derneklerinde görev alıyor hatta biri de Türkçe ders dahi veriyor.

40 yıldır Türkçe dersleri veriliyor

Tercüman okulu olarak bilinen Marie Haps’ta Türkçe derslerine 1972 yılında başlanmış. Ancak her geçen yıl da ilgiyle birlikte öğrenci sayısı da artmış. Marie Haps Enstitüsü Türkçe Birim Başkanı Eser Baysal, Türkçeye ilginin artışını doğal bir artış olarak karşılarken, kendisinin 23 yıl önce geldiğini ve ilk başladığı yılda 4 seviyede toplam 39 öğrencisi olduğunu aktardı. Baysal, her sene sayının artarak şu anda tahminen 95 kişiye ulaştıklarını belirtti. Akşam dersleri kapsamında verilen Türkçe derslerine katılanların yaklaşık yüzde 98’inin Belçikalı olduğunu ifade eden Baysal: “Yalnız Belçikalılar değil. Okulun konumu göz önüne alındığında uluslararası kurumlarda çalışan kişiler de buraya gelip Türkçe öğreniyorlar.” Dedi. Eser Baysal, Türkçe derslerine gelenlerin önemli bir özveride bulunarak akşam vaktinde ders aldıklarını ifade ederken: “Dört akşam ders vermek insanı yoruyor ancak ders alan kişilerin çok seçkin, istekli ve meraklı kişiler olmaları beni her zaman mutlu ve motive etti” dedi. Türkçenin Avrupa Parlamentosunun da öncelikli dilleri arasında olduğunu ve bu yüzden Türkçe kurslarının da açıldığını aktaran Baysal: “AP içinde çevirmenlerin isteği üzerine kurslar açılabilir. Şimdi kabine girebilen, Türkçe dinleyerek Yunancaya, İspanyolcaya, Fransızcaya, İngilizce ve Almancaya çeviren öğrencilerimiz var. Yeni gruplar da yetişiyor” dedi. Akşam derslerinde Türkçe öğrenenler arasında çok çeşitli gruplar olduğunu da belirten Eser Baysal,”Türkiye ile iş yapan iş adamları, Türk ile evli kişiler ki bunlar en büyük grubu oluşturuyor. Sırf meraklı olan kişiler de var. Türk arkadaşı olanlar da var.” Dedi. Eser Baysal, gece derslerinde Türkçe öğrenerek sonunda Türkçe doktoraya başlayanın da olduğunu belirtti.

Johan Vandewalle “Türkçeyi tercih eden öğrencilerimiz bunun yarattığı iş olanaklarının bilincinde”

Gent Üniversitesi Türkçe Bölüm Başkanı Johan Vandewalle ise son dönemlerde uluslararası siyasi alanda önemli bir oyuncu hâline gelen Türkiye’nin, genç nüfusu ve hızlı büyüyen ekonomisiyle Türkçenin de değer kazandığını ifade etti. Mükemmele yakın Türkçesiyle açıklamalarda bulunan Vandewalle, Türkçenin kendine özgü yapısıyla asırlardan beri dünya çapında dil bilimcilerini büyüleyegelen bir dil olduğunu ifade ederken Türkçeni Dünya dilleri arasındaki yeri hakkında da bilgi verdi. Vandewalle: “Türkçenin dünyada en çok konuşulan 14. dil olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu kritere göre hazırlanan bir sıralamada Türkçe, Fransızca ile İtalyancanın arasında bir konum işgal etmektedir. Türkçe aynı zamanda, 220 milyon insan tarafından konuşulan 40 kadar dilden oluşan büyük ve zengin Türk dil ailesinin en önemli üyesidir.” Dedi.

Vandewalle Türkçenin rağbet görmesiyle ilgili fikirlerini de paylaşırken “Son dönemlerde uluslararası siyasi alanda önemli bir oyuncu hâline gelen Türkiye, genç nüfusu ve hızlı büyüyen ekonomisiyle Avrupa Birliği şirketleri için cazip bir piyasa da oluşturuyor. Türkçeyi tercih eden öğrencilerimiz bu gelişmelerin yarattığı iş olanaklarının bilincinde. Aynı zamanda 60'lı yıllarda başlayan göçlerin sonucu olarak hâlen Belçika'da önemli bir Türk toplumu da bulunmaktadır. Bu da mesela sosyal sektörde, sağlık ve hukuk sektörlerinde Türkçe bilen elemanlara olan ihtiyacı artırmıştır. Bu genel nedenlerden başka daha kişisel nedenler de ayırt edebiliriz. Türk kökenli öğrencilerimiz evde öğrendikleri anadillerini yüksek öğretimimizde bir avantaj olarak kullanarak iş piyasasında çok değer verilen master (yüksek lisans) diplomasını kazanmak amacını güdüyorlar. Flaman öğrencilerimizin bazıları ise Türkiye'nin, Türk kültürü ve dilinin çekiciliğini tercihlerine neden olarak gösteriyorlar. Son olarak da bazı öğrenciler Türkçe bölümünde okuyanların sayısı sözgelimi İspanyolca bölümünden daha az olduğu için mezun olduktan sonra Türkçeyle iş ararken daha az rekabetle karşılaşacaklarını belirtiyorlar.” Dedi.

Gent Üniversitesi Çeviribilim ve Çok Dilli İletişim Bölümü Türkçe bölüm Başkanlığını yapan Johan Vandewalle bundan iki yıl önce ilk mezunlarını verdiklerini ve mezun arkadaşların rahatlıkla iş bulduklarını aktardı. Vandewalle konuyla ilgili olarak ‘Birkaç yıl önce bu konuda yapılan bir araştırmada öğrencilerimizin %60'ının mezun olduktan sonraki ilk ay içinde, %95'inin ise ilk yarı yıl içinde iş buldukları ve çok geniş bir meslek yelpazesinde çalıştıkları tespit edilmiştir’ dedi. Her yıl 20 civarında yeni öğrenci kaydı yaptıklarını da ifade eden Vandewalle “Türkçe bölümümüze her yıl aşağı yukarı 20 öğrenci yazılıyor. Bu öğrenciler Türkçeyi hem Hollandaca, hem de İngilizce, Fransızca ve Almanca dillerinden biriyle birlikte okuyorlar. Bunlara daha yüksek düzeylerde okuyan diğer öğrencilerimizi de katarsak 40 gibi bir toplam sayıya varıyoruz.“ dedi. Türkçe öğrenen Belçikalıların sözlü ve yazılı çevirmenlik, lise öğretimi, yetişkinler eğitimi, basın yayın, reklamcılık, sanayi, nakliyat, bankacılık, sigortacılık, turizm ve havacılık alanında çalıştıklarını. Ayrıca çeşitli devlet dairelerinde, sosyal kurumlarda ve uluslararası kuruluşlarda çalışan öğrencilerinin olduğunu belirten Vandewalle ‘Veliaht Prens Philippe'in geçen Ekim ayında yönettiği ve bizim de bölüm olarak katıldığımız Türkiye ekonomik misyonunda Belçikalı şirket müdürleriyle yaptığımız görüşmelerden Belçika şirketlerinin özellikle küçük Türk şirketleriyle olan temaslarında hep dil sorunu yaşadıklarını ve Türkçe konusunda uzmanlaşmış çevirmen ya da elemanlara acil bir ihtiyaç duyduklarını öğrendik’ dedi.

Türkçe öğrendi, şimdi Türkçe ders veriyor

Türkçe öğrenenler arasında bulunanların belki de en çok dikkat çekenlerin başında Els Stouten geliyor. Els, Türkçe öğrenmekle kalmamış, Gent Üniversitesinde aldığı eğitimden sonra Türkçe dersleri de vermeye başlamış. Els, şu anda Anvers’te yetişkinler eğitim merkezinde Türkçe dersleri veriyor. Els ilk kez 13 yaşındayken Türkiye’ye gittiğini, Türkiye’nin diline ve kültürüne hayranlık duymaya başladığını ifade ederken, Belçika’ya döner dönmez Türkçe öğrenmeye başladığını belirtti. Annesiyle birlikte akşam kurslarına başladığını ifade eden Els,”Ondan sonra da Türkçemi daha da geliştirmek ve sonra iş hayatımda Türkçe kullanmak istediğimden Türkçeyi Gent yüksekokulunda okumaya karar verdim. Orada dört yıl (bachelor ve master) tercümanlık bölümünde Türkçe ve Almanca okudum.” Dedi. Els Türkçenin zor olduğunu fakat güzel bir dil olduğunu da ifade ederken “Bence batı dillerinden (Hollandaca, Fransızca, İngilizce) çok farklı olduğu için Türkçe oldukça zor bir dil. Ama Türk dilinin belli güzellikleri var. Mesela kelime oluşumu, birçok ek ekleyerek yeni kelimeleri oluşturabilirsin ve böylece yeni kelimeler de daha iyi anlayabilirsin” dedi.

Yaklaşık iki yıldır ders verdiğini ve Türkçe ders vermeyi de çok sevdiğini belirten Els: “Bir yılda kursiyerlerimin ne kadar Türkçe öğrenebildiklerine her zaman şaşırıyorum. Birinin benim sayemde istediği yere gidip siparişini kibar ve rahat bir şekilde verebilmesi bana öğretmen olarak çok özel bir memnuniyet duygusu veriyor. Her yıl sınıfımızla Anvers'te bir Türk lokantasına gittiğimizde oradaki garsonlar kursiyerlerin Türkçesini övüyorlar. O zaman ben de onlarla övünüyorum tabi” dedi.

Biz de Els’in sınıfını ziyaret ederek, Türkçe öğrenen Belçikalılarla görüştük. Bizi iyi akşamlar ve hoş geldiniz diye karşılayan öğrenci grubunda, çok çeşitli sebeplerden Türkçe öğrenenler var. Fara, yakında Türkiye’ye taşınmayı düşündüğünü ve bu yüzden Türkçe öğrendiğini söyledi. Annelies ise Türk bir arkadaşı olduğunu ve arkadaşının ailesiyle daha iyi anlaşabilmek için Türkçe öğrendiğini söyledi. Bee, ise Türkçeyi sevdiği için bu dili öğrendiğini aktardı.

2006 yılında Türkçe öğrenmeye başlayan Lien Vanhoorne ise bir Türk Federasyonunda görev yapıyor. Türkçe öğrenmeye başlamadan önce Türkiye’ye de gitmediğini aktaran Lien, neden Türkçe öğrendiğine ise “okulda Latince dersleri aldım. Orada Konstantinopolis hakkında çok bilgiler vardı. Ayrıca ilerleyen yıllarda Türkiye’nin Avrupa Birliği serüveni de başlayınca ilgimi çekmeye başladı. Bu yüzden Türkçeye başladım” diyerek cevap verdi. Türk Federasonunda çalışmasının kendisine büyük avantajlar sağladığını da ekleyen Lien: “Her gün Türkçemi kullanabiliyorum. Aynı zamanda kendimi de geliştirebiliyorum” dedi.